İstanbul'un bin yıllık silueti, sadece minareler ve kubbelerden değil, aynı zamanda kaybolmuş bir yön bulma geleneğinin izlerini taşır. Şehrin kadim sokaklarında, Müslümanların ibadet için yöneldiği kıblenin tayininde kullanılan fiziksel ve bilimsel işaretlerin bir kısmı, zamanın tahribatı ve kentsel dönüşümlerle birlikte tarihe karışmış durumda. İşte, İstanbul'un kayıp kıble göstergelerinin hikayesi.
Kıble Tayininin Evrimi: Pusuladan Dijital Çağa
Kıble, İslam inancında Müslümanların namaz kılarken yöneldiği, Mekke'deki Kâbe'yi işaret eden yöndür. İstanbul için genel kıble yönü güneydoğudur. Tarih boyunca bu yönü bulmak için çeşitli yöntemler kullanıldı. Geleneksel olarak pusula, güneşin konumu, yerel camilerin mihrap yönü veya bilene sorarak tayin yaygındı. Günümüzde ise GPS teknolojisi ile çalışan çevrimiçi haritalar ve akıllı cihaz uygulamaları en pratik ve doğru yöntem olarak öne çıkıyor.
Mimarinin Dili: Camiler ve Kıble
İstanbul'un kimliğini şekillendiren camiler, aynı zamanda en güvenilir kıble göstergeleri olarak hizmet etti. Bir caminin en önemli unsuru, kıble yönünü gösteren mihraptır. Mimar Sinan'ın Süleymaniye ve Selimiye gibi şaheserleri, kıble yönü ile mimariyi mükemmel bir uyumla birleştirdi. Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi ise, orijinal Bizans planının kıble yönüne uygun olmaması nedeniyle Osmanlı mimarları için bir mühendislik sorunu oluşturdu ve bu sorun yaratıcı mimari müdahalelerle çözüldü.
Kaybolan Referans Noktaları: Yok Olan Camiler ve Mescitler
İstanbul'un "kayıp kıble göstergeleri" denildiğinde akla ilk gelen, 20. yüzyıldaki büyük imar faaliyetleri, yangınlar ve depremler nedeniyle yok olan tarihi eserlerdir. Aksaray'da 15. yüzyıldan kalma Bostancıbaşı Abdullah Ağa Camii (Langa Camii), 1937'de cadde genişletme çalışmaları sırasında yıkıldı. Unkapanı'ndaki Süleyman Subaşı Camii, 1940'ta Atatürk Köprüsü'nün inşası sırasında tamamen ortadan kaldırıldı. Karaköy'deki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii'nin ve Sarayburnu'ndaki Bostancıbaşı Camii'nin yıkılmasıyla, bu mahallelerdeki geleneksel yön bulma referansları da kayboldu.
Bir Bilim Merkezinin Kaybı: İstanbul Rasathanesi
Kayıp göstergelerin belki de en dramatik örneği, İstanbul Rasathanesi'dir. 16. yüzyılda, dönemin ünlü astronomu Takiyüddin er
- Râsid tarafından III. Murad döneminde Tophane sırtlarında kurulan bu rasathane, zamanın en ileri astronomi merkezlerinden biriydi. Hassas kıble açılarının hesaplanması da dahil olmak üzere pek çok bilimsel çalışmaya ev sahipliği yapan bu kurum, 1580 yılında dönemin şeyhülislamının fetvası üzerine yıkıldı. Bu olay, İstanbul'un en önemli bilimsel kıble tayin merkezinin fiziksel varlığının ve bilgi birikiminin ani bir şekilde sona ermesi anlamına geliyordu.
- Râsid ise, rasathanesi ve matematik, astronomi alanındaki eserleriyle Osmanlı'da kıble tayinini bilimsel bir seviyeye taşıdı.
Tarihe Iz Bırakan Alimler
İstanbul'da kıble ve astronomi biliminin gelişimine önemli katkılar sunan isimler de bu tarihin bir parçasıdır. Fatih Sultan Mehmet döneminin astronom ve matematikçisi Ali Kuşçu, İstanbul'un enlem ve boylamını yeniden hesaplayarak kıble açılarının hassas hesaplanmasına zemin hazırladı. Takiyüddin er
İstanbul'un "kayıp kıble göstergeleri", şehrin hafızasında bir boşluk yaratsa da, ayakta kalan camiler, modern dijital araçlar ve tarihi kayıtlar, bu kadim arayışın sürekliliğini sağlıyor. Her bir kayıp yapı, sadece bir taş yığınının değil, bir bilginin ve yön bulma geleneğinin de yok oluşunun hikayesini anlatıyor.





Yorumlar
Yorum Yap