Gözden kaçırmayın
Bakırköy Rıhtımı'nda Kaybolan Denizcilik Kültürünün Hüznüİstanbul'un siluetine sinmiş tarihi yapılar, sadece mimari güzellikleriyle değil, taşıdıkları tarihi hikayelerle de dikkat çekiyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun modern iletişime geçişinin ve Cumhuriyet'in ilk yıllarının önemli tanıkları olan telgrafhane binaları, Mors alfabesinin izinde şehrin haberleşme tarihini anlatıyor. Sirkeci'den Üsküdar'a uzanan bu beş önemli durak, iletişim tarihine ışık tutuyor.
Sirkeci Büyük Postane: Görkemli Bir Sembol
Sirkeci'de bulunan Sirkeci Büyük Postane, İstanbul'daki telgraf ve posta hizmetlerinin en görkemli ve merkezi sembolü olarak kabul ediliyor. İnşaatına 1903
- 1905 yıllarında başlanan ve 1909'da hizmete açılan bina, II. Abdülhamid döneminde artan iletişim ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edildi. Mimar Vedat Tek'in eseri olan yapı, Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın ilk ve en önemli örneklerinden biri. Günümüzde İstanbul Avrupa Yakası PTT Bölge Müdürlüğü olarak hizmet veren binada aynı zamanda bir iletişim müzesi bulunuyor.
- ı Seraskerî Telgrafhanesi
- ı Seraskerî alanında bulunan telgrafhane binası, askeri haberlemenin kalbinde yer alıyordu. Ancak zamanla İstanbul Üniversitesi'nin kuruluşu ve kampüsün genişlemesi sürecinde yok olan bina, günümüze ulaşamadı. Akademik çalışmalarla tarihi ve mimari özellikleri ortaya çıkarılmaya çalışılan bu yapı, İstanbul'un kayıp kültürel miraslarından biri olarak anılıyor.
- batı hattında transit bir rol oynayan telgrafhane, Osmanlı Devleti'nin İtalya gibi ülkelerle yaptığı ikili telgraf anlaşmaları kapsamında kritik bir işleve sahipti.
Beyoğlu Telgrafhanesi: İşgal Yıllarının Kritik Anısı
İstiklal Caddesi'nde, Galatasaray Lisesi'nin karşısında yer alan Beyoğlu Telgrafhanesi, özellikle Pera bölgesindeki yabancı elçilikler, tüccarlar ve seçkinler için hayati bir iletişim merkezi oldu. 19. yüzyıl sonlarında hizmet vermeye başlayan telgrafhane, 16 Mart 1920'de İstanbul'un işgali sırasında İngiliz askerleri tarafından ele geçirilen önemli noktalardan biriydi. Bu olay, Milli Mücadele için kritik bir an olarak tarihe geçti.
Kayıp Bir Miras: Bâb
İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi içinde, eski Bâb
İstanbul'un İlk Telgraf Merkezi: Soğukçeşme
Gülhane Parkı köşesinde, Alay Köşkü'nün yanında, Mimar Fossati tarafından inşa edilen İstanbul Telgrafhanesi, Osmanlı Devleti'nde telgrafın resmi olarak kullanılmaya başlandığı ilk merkez oldu. Kırım Savaşı sırasında iletişimi hızlandırmak amacıyla 15 Eylül 1855'te törenle açılan bina, aynı zamanda Türkçe telgraf haberleşmesinin başlamasıyla stajyer memurların yetiştirildiği ilk kurumlardan biriydi. İstanbul'daki ilk telefon hattı da 1881'de bu telgrafhane binası ile Yeni Cami Postanesi arasına çekildi.
Anadolu Yakası'nın Haberleşme Üssü: Üsküdar Telgrafhanesi
Anadolu Yakası'nın haberlemedeki stratejik önemini temsil eden Üsküdar Telgrafhanesi, Osmanlı telgraf şebekesinin önemli bir halkasıydı. Özellikle uluslararası haberlemede, doğu
Modernleşmenin Sessiz Tanıkları
Telgraf, Osmanlı'ya 1847'de tanıtıldı ve 1855'te Kırım Savaşı ile birlikte kurumsal bir kimlik kazandı. Mors alfabesi, imparatorluğun geniş coğrafyasında merkezi kontrolü güçlendirdi ve modernleme çabalarının bir göstergesi oldu. Bu telgrafhane binaları sadece teknik merkezler değil, aynı zamanda şehrin sosyal ve siyasi hayatında buluşma noktalarıydı. Kurtuluş Savaşı'nda telgraf, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları için vazgeçilmez bir örgütlenme aracı oldu.



Yorumlar
Yorum Yap