İstanbul Diyalog Müzesi, ziyaretçilerine sıra dışı bir duyusal deneyim sunan “Karanlıkta Diyalog” sergisi ile dikkat çekmeye devam ediyor. Tamamen karanlık bir ortamda, görme duyusunun devre dışı kaldığı bu deneyim, katılımcıların diğer duyularını ön plana çıkararak iletişim ve algı üzerine derin bir düşünme fırsatı sunuyor.
Görme Duyusunun Yokluğunda Yeni Bir Algı Kapısı
Sergi, ziyaretçileri görme engelli rehberler eşliğinde tamamen karanlık odalardan oluşan bir yolculuğa çıkarıyor. Günlük hayatta sıradan olan bir parkı yürümek, bir şehir caddesini geçmek veya bir kafede sipariş vermek gibi aktiviteler, mutlak karanlıkta bambaşka bir boyuta taşınıyor. Bu koşullar altında, işitme, dokunma, koku ve tat alma duyuları keskinleşiyor ve bireyler arasındaki iletişim daha derin ve dikkatli bir hal alıyor.
Empati ve Farkındalık Geliştiren Bir Yolculuk
Deneyimi yaşayan bir ziyaretçi, alışılagelmiş dünyanın dışına çıkmanın kendisinde nasıl bir etki bıraktığını paylaştı. Karanlıkta ilerlerken, günlük hayatın ne kadar çok görsel detaya bağımlı olunduğunun farkına varıldığı, iletişim kurarken ses tonu ve sözcük seçiminin ne denli kritik bir önem kazandığı gözlemleniyor. Bu süreç, katılımcılarda hem görme engelli bireylerin günlük yaşamlarına dair güçlü bir empati hem de kendi duyusal yeteneklerine dair yeni bir farkındalık geliştiriyor. Müze, bu benzersiz deneyimle toplumsal farkındalığı artırmayı ve önyargıları kırmayı hedefliyor.
Evrensel Bir İletişim Platformu
İstanbul Diyalog Müzesi'nin bu sergisi, dünya çapında birçok ülkede bulunan Diyalog Müzeleri ağının bir parçası. Deneyim, kültür, dil ve fiziksel özelliklerin ötesinde, insanlar arasında evrensel bir iletişim köprüsü kurmayı amaçlıyor. Ziyaretçiler, sergiden çıktıktan sonra yalnızca sıra dışı bir aktivite yaşamış olmuyor, aynı zamanda sosyal etkileşim ve engellilik konularına dair bakış açılarını gözden geçirme fırsatı buluyor.
Yorumlar
Yorum Yap