Gözden kaçırmayın

BKM Sahne, Yeni Yıla Ata Demirer Gazinosu ile GiriyorBKM Sahne, Yeni Yıla Ata Demirer Gazinosu ile Giriyor

Bir asır önce Girit'ten koparılarak İzmir'e yerleştirilen mübadil ve muhacirler, mutfaklarını da beraberlerinde getirdi. Zeytinyağlı yemekler, otlar ve limonun başrolde olduğu bu mutfak kültürü, yalnızca lezzet değil, aynı zamanda derin bir göç hafızasını da taşıyor.


Zorunlu Göçün Mutfağa Yansıyan Yüzü
1897 Osmanlı

  • Yunan Savaşı'nın ardından başlayan ve 1913'te Girit'in Yunanistan'a bağlanması ile 1923 Lozan Mübadelesi ile kesinleşen süreçte, on binlerce Giritli Müslüman Türk, başta İzmir olmak üzere Ege ve Akdeniz kıyılarına yerleştirildi. Bu zorunlu göç, özellikle dul kadınlar ve yetim çocuklar açısından travmatik boyutlar taşıdı. Göç edenler, yanlarında getirdikleri mutfak kültürünü, yeni vatanlarında bir kimlik ve bellek taşıyıcısı olarak yaşatmaya başladı.


  • İzmir Mutfağındaki Girit Lezzetleri
    Girit mutfağının temelini zeytinyağı, yabani otlar, deniz ürünleri ve baharatlar oluşturdu. İzmir'de bu miras, zeytinyağlı yaprak sarma ve imam bayıldı gibi geleneksel tariflerle kendini gösterdi. Sevket

  • i bostan, arap saçı gibi otlu yemekler ve Girit usulü kabak yemeği Pabucaki, İzmir'deki Girit restoranlarında yaşatılan lezzetler arasında yer aldı. Bayraklı'daki Lokanta Kritikos ve Morisi Girit Mutfağı gibi mekanlar, bu kültürün somut örnekleri olarak hizmet veriyor.


Limon Ağacında Yeşeren Hatıralar
Mutfak, Giritliler için sadece yemek pişirmenin değil, kimliklerini korumanın da bir aracı oldu. İzmir'e yerleşen Giritli mübadiller, anılarını sembolize etmek için limon ağacı dikme geleneğini sürdürdü. Limon, Girit mutfağında balık ve ot yemeklerinde kullanılan vazgeçilmez bir unsur olarak, nesiller arasında aktarılan vatan özleminin de bir ifadesi haline geldi. "Ah Patriadamız" gibi özlem ifadeleri, bu mutfak pratikleri aracılığıyla yaşatıldı.


Sessiz Hikayeler ve Kültürel Direniş
Giritlice (Rumca) konuşan mübadiller, Türkiye'de asimilasyon baskısıyla karşılaştı ve ilerleyen nesillerde dil kaybı yaşandı. "Yarım gavur" gibi dışlayıcı ifadeler, Giritlilerin kimlik mücadelesinin bir parçası oldu. Buna karşılık, Bursa'da Emir Doğan Savaş gibi girişimciler tarafından yürütülen dijital hafıza çalışmaları, Giritli mübadillerin sözlü tarih kayıtlarını arşivleyerek "sessiz göç hikayelerini" gelecek nesillere taşımayı hedefliyor. İzmir'in ilk Müslüman Türk fotoğrafçılarından Hamza Rüstem gibi isimler de kent kültürüne yaptıkları katkılarla bu mirasın bir parçası oldu.
Girit muhacirlerinin İzmir'deki zeytinyağlı mutfağı, bir "son nöbetçi ateşi" gibi hem göçün travmasını hem de kültürel direnci simgeliyor. Mutfak, kimliğin ve belleğin taşıyıcısı olarak işlev görürken, İzmir'in kültürel mozaiğine eşsiz bir lezzet ve hikâye katıyor.